20 Şubat 2011 Pazar

Musalla taşına sponsorluk?

Uzun zamandır yazmak istediğim bir konu var. Ne zaman bir ünlü vefat etse ve Zincirlikuyu Camii’nden ebedi istirahatine uğurlansa televizyon ekranlarında iki kare beliriyor: Biri; Merhum/merhumeyi son yolculuğuna uğurlayan gözü yaşlı sevenler ve diğeri; Çanakkale/Kalebodur markası. Musalla taşının üzerine tente yapılması konusunda destek verilmiş olsa gerek ki; bu hayır işini, tentenin üzerine markayı oldukça büyük puntolarla yazarak biz potansiyel tüketicilerin gözüne sokma gereği duymuşlar. Oldukça köklü ve kurumsallaşma yolunda olan markalar, nasıl olur da böyle hatalar yapabiliyor anlamış değilim. Bu bir tatil beldesinde yapılmış şemsiye sponsorluğu ile eş değer görülmemeli. Böylesi hassas bir platformda bir ihtiyaca çözüm üretmeniz, iki kurum arasında kalması gereken bir konudur. Hayır işidir ve gizlisi makbuldür. Şimdi ne oldu? Her cenaze gördüğümde Çanakkale/Kalebodur markasını arar oldu gözüm. İş kolunu ifade eden hela taşı yerine (alaturka tuvaletlerin olduğu yerdeki seramik türüne "hela taşı" denir) musalla taşıyla özdeşleşir oldu bu marka zihnimde. Belki de amaç buydu, olmaz olmaz demeyin. Reklamın iyisi kötüsü, yeri zamanı olmaz zihniyeti,  değerlerimizi de hiçe sayar oldu. 

Durum böyle olunca, benim de kendilerine marka stratejileriyle uyumlu bir önerim var. Zincirlikuyu Mezarlığı’nın girişinde “Her canlı, ölümü tadacaktır” yazar. İstanbul’un en işlek caddesi üzerindeki bu alan, marka görünürlüğü açısından oldukça etkili ve kaçırılmaması gereken bir yer. Hem bu alan, seramik uygulamaya da müsait. 
Çanakkale Seramik yetkililerine duyurulur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder